Kıl Dönmesi tedavisi 1847 den beri yapılagelmektedir. O zamandan beri cerrahi ve cerrahi dışı değişik tedaviler önerilmiştir. Cerrahi tedaviler arasında, kistin çıkarılıp kalan boşluğun açık bırakılmasından, defektin kapatıldığı flep ameliyatları gibi komplike ameliyatlara kadar birçok cerrahi tedavi seçeneği tanımlanmıştır.

ameliyatsiz-kil-donmesi-3

Pilonidal sinüs halen önemli bir hastalık olup genç erişkin erkeklerde daha baskın görülmesi nedeniyle cerrahi tedavi sonrası iyileşme süreci hastalarda ciddi iş gücü kaybına neden olabilmektedir. Kıl dömesi için kesin teşhisin konması zor değildir fakat tedavi sonuçları komplikasyonlar ve nüks (tekrar) nedeniyle tatmin edici değildir.

Ideal tedavi seçeneği hastanede kalmayı gerektirmeyecek, genel anesteziye (narkoza) gerek duyulmayan, kısa zamanda iyileşmeyi sağlayacak ve bu esnada kişide iş gücü kaybına neden olmayan, nüksü en az olan tedavi olmalıdır.

Günümüze kadar yapılan bilimsel çalışmalarda, ideal tedaviye yaklaşmak amacıyla değişik yöntemler denenmiş olduğunu görmekteyiz. Şüphesiz “Her Yiğidin Bir Yoğurt Yiyişi Vardır” özdeyişine uygun olarak her cerrahın da kabul ettiği/benimsediği bir yöntem vardır.

Uygulanan ameliyat dışı tekniklere baktığımızda:

İlk olarak, 1964 Maurice ve Greenwood isimli araştırıcılar bu sinüsün kapanması amacına yönelik olarak başlangıçta genel anestezi altında daha sonraları ise bölgesel uyuşturma (lokal anestezi) altında SIVI FENOL’ü uygulamışlardır. Başarı oranını da aynı araştırıcılar %59-93 olarak belirtmislerdir. Sıvı fenolün uygulama zorluğu (etrafa kolayca sıçraması, bölgesel olarak deride tahriş ve kimyasal yanığa neden olması), değişik araştırıcılarda benzer sonuçların alınamaması ve bazı prensiplere dikkat edilmemesi (kılların sinus içinde bırakılması, bölgesel temizliğe dikkat edilmemesi gibi) sonucunda bu yöntem uzun süre öngörülen popülariteye kavuşamamıştır.

Ülkemizden benim de daha önceleri beraber çalışma fırsatı bulduğum ve ekibinde yeraldığım Sayın Prof. Dr. Osman Doğru’nun başkanlığındaki ekibimizin 1995-2003 yılları arasında Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesinde 41 hasta üzerinde yapmış olduğumuz pilot çalışmada FENOL’ün KRİSTALİZE şekli uygulanmış ve ortalama 24 aylık takip süresinde başarı oranı bilimsel yazılarda geçen ameliyat başarısına kıyasla, oldukça yüksek %95.1 bulunmuştur. Bu dönem esnasında 2 hastada nüks-tekrar gözlenmiş ve sebebinin de kişisel hijyene dikkat edilmemesi olduğu tespit edilmiştir. Bu araştırma Birleşik Amerika’nın en prestijli dergilerinden olan Diseases of Colon and Rectum dergisinde yayınlanmıştır. O zamandan günümüze şahsım tarafından yüzlerce, adı geçen ekip tarafından da belki de binlerce kişiye bu işlem uygulanmış ve kişi kendi temziliğine dikkat ettiği sürece olumlu sonuçlar alınmıştır.

Bu olumlu sonuçlardan sonra araştırmayı derinleştirip nükseden pilonidal sinüslerde acaba durum ne oluyor ve bu grup hastalara kristalize fenol uygulansa üst düzey yanıt alınabilir mi sorusunun cevabı aranmış ve sonuçta da, 36 nuks pilonidal sinus hastası aynı şekilde kristalize fenol ile tedavi edilmiştir. Genel kabule göre klasik cerrahi tedavisi yüz güldürücü olmayan sıklıkla yeniden nüks eden bu grup hastalarda da başarı sağlanmış, ortalama 5 yıllık takip süresinde 36 hastanın 31 inde tam tedavi sağlanmıştır. Halbuki bu tür ameliyat sonrası tekrar eden kıl dönmesi vakalarının yeniden ameliyat edilmesi, yeni ameliyatın 2/3 ünün tekrarladığını yazılı araştırmalar bize göstermektedir. Dolayısıyla özellikle nüks eden (tekrar eden) kıl dömesi vakaların kristalize fenolle tedavisini BİLHASSA ÖNERİYORUZ.