Mide; ağız ile anüs arasında yerleşik sindirim borusunun yiyeceklerin dinlendirildiği ve sindirime hazır hale getirildiği kısmıdır. Yiyeceklerin bu bekleme noktasında içerdiği maddelere ve miktarlara göre kimi hemen (su gibi) kimi de saatler sonrasında (yağlı yiyecekler gibi) mideyi terk ederek onikiparmak barsağı dediğimiz duodenuma geçerler.

Mide Kanseri

Mide

Yenilen yiyecekler midede enzimler ve hidroklorik asit içeren mide özsuyu ile karıştırılır ve sonra mide hareketleri ile onikiparmak barsağına gönderilir.

Mide Ne İş Yapar

Giriş kısmında da belirttiğimiz gibi mide yenilen yiyeceklerin vücuda alımı / kazandırılması demek olan sindirim işlemine elverişli hale getirilmesi olayıdır. Yiyecekler burada midenin özsuyu ile karıştırılır. Midenin kaslarının düzenli kasılması ile çalkalama hareketleri / ezme etkisi oluşturulur ve içerik çamur kıvamına getirilir.

Midenin kas yapısı çok güçlüdür. Bu sayede içindekileri ezip parçalayıp çamur kıvamına (kimus) getirebilmesi mümkün olur.

Mide Kanseri

Mide

Mide içeriğinin kimüs kıvamına gelmesinde mide özsuyunun da şüphesiz katkısı büyüktür. Mide özsuyunun içerdiği hidroklorik asit kimyasal olarak oldukça kuvvetlidir ve yiyeceklerin içindeki protein içeriğin parçalanması için son derece gerekli olan bir maddedir. Bilindiği üzere mide veya diğer iç organların da yapısı protein ağırlıklıdır.

            Peki nasıl oluyor da mide özsuyu midenin kendi yapısını sindirmiyor? 

Burada midenin kendini bu asit kimyasalına karşı koruduğu koruyucu sümüksü (mukus) tabakası devreye girer. Bu tabaka midenin iç zarını asidin yakıcı ve yıkıcı etkisinden korur. Bu mukus tabakası zarar gördüğünde (ağrı kesici ilaçların etkisi vs ile) midenin iç zarında yaralar oluşmaya başlar ki bunlara “ÜLSER” denir. Bu konunun ayrıntılarına burada değinilmeyecektir.

Mide Kanseri nasıl gelişir?

Diğer organlarda olduğu gibi midede de kanser gelişimi hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonrasında ortaya çıkar. Son yıllarda olguların %60 ında sebep olarak Helicobacter pylori enfeksiyonu suçlanmaktadır. Salamura gıda tüketimi ve sigara da en sık mide kanseri yapan sebepler olarak gösterilmiştir. Ayrıca uzak doğuda özellikle Japonya’da tütsülenmiş gıda (balık) tüketimi ile mide kanseri gelişimi arasında açık ilişki tespit edilmiştir.

Pratik hayatta sık karşılaştığımız sorulardan biri de “Acaba mide kanseri kalıtsal/genetik mi?” sorusudur. Bilimsel araştırmalar mide kanserinde genetiğin rolünün sadece %1-3 arasında olduğunu ortaya koymuştur.

Midede kanserin endoskopik görünümü

Midede kanserin endoskopik görünümü

Mide kanserinde şikayetler nelerdir?

Mide kanserinin mide ülserinden ayrımında yaşanan zorluklardan biri de her ikisinin benzer yakınmalar ortaya çıkardığıdır. Burada bahsedilecek olan şikayetler ne yazık ki mide kanserine özgü şikayetler değildir. Bu yüzden mide kanseri tanısı gecikebilmekte çoğu zaman da meslekdaşlarımız tarafından erken fark edilemeyebilmektedir.

Mide kanserinin erken evresindeki şikayetler; mide yanması, karnın üst kısmındaki ağrı, bulantı ve iştah kaybı gibi daha önce belirtildiği şekliyle hastalığa özgü olmayan yakınmalardır. Hastalık ilerledikçe kilo kaybı, cildin sararması, kansızlık nedeniyle ya da aşikar olmayan gizli kanama nedeniyle göz yuvalarında beyazlama, kusma, yutma güçlüğü ve gaitada pis kokulu katran renkli kan gözlenmesi gibi yakınmalar tabloya eklenir.

Ne yapılmalı?

Belirtilen şikayetler kişide var ise bir sağlık kuruluşuna başvurmalı, tercihan bir endoskopi (hortum şeklinde bir alet ile midenin iç kısmına bakılması işlemi) yapılarak tümör veya benzeri yapıların olmadığının gösterilmesi gerekir.

Mide

Mide

Mide kanseri varlığında kesin tanı konabilmesi için endoskopi eşliğinde kitleden biyopsi yapılarak patolojik inceleme yapılması şarttır.

“Bana Mide Kanseri Tanısı Konuldu Ne yapmalıyım?”

Öncelikle tanısı konmuş olan hastalığın ne seviyede olduğunun ortaya konması lazım. Buna biz evreleme işlemi diyoruz. Pratikte mide kanseri karaciğer, akciğer ve kemiklere özellikle lenf yolları vasıtasıyla yayılır (metastaz). Bu yollarla ne kadar veya nereye kadar yayıldığının gösterilmesi işlemi de evrelemedir. Bunun için biyopsi tanısı alan kişilerde hem karaciğer hem akciğere yönelik ileri tetkik yapılır. Karaciğer için rezolüsyonu (çözünürlüğü) yüksek magnetik rezonans inceleme (MRI), akciğerler için de yine çözünürlüğü yüksek bilgisayarlı tomografi (HRCT) ideale yakın yöntemlerdir. Hatta PET CT de görülemeyen kitleleri de daha iyi gösterdiği bilinir.

PET CT nedir?

Pozitron emisyon tomografi kelimelerinin baş harflerinden oluşan PET CT tetkikinde radyoaktif florla işaretli şeker (glukoz) damardan vücuda verilir. Çabuk çoğalan hücreler (kanser dokusunda olduğu gibi) şekeri çok kullanacağı düşüncesinden yola çıkılarak bu tetkik oluşturulmuştur. Ancak bu tetkik bazı mide kanseri tipleri (taşlı yüzük hücreli müsinöz adenokanser gibi, nöroendokrin tümör gibi) varlığında etkinliği sınırlıdır. Bu yüzden bu tür kanser tiplerinde yüksek çözünürlüklü manyetik rezonans inceleme ve bilgisayarlı tomografi hala etkili/değerli yöntemlerdir.

Mide Kanseri Gelişiminden Korunmak Mümkün müdür?

Mide Kanseri yazımızın başında da belirttiğimiz gibi tütsülenmiş ve salamura gıdaların çok tüketildiği Uzak Doğu halkında (özellikle Japonya ve Güney Kore’de) fazlaca görülür. Dolayısıyla o bölgede yaşayan kişiler devlet politikası gereği 6 ayda bir endoskopi yaptırmak durumundadırlar. Bu sayede Japonya ve Güney Kore’de mide kanserini erken evrede yakalama şansı elde edilmiştir.

Salamura ve tütsülenmiş gıdalardan uzak durularak Akdeniz tipi beslenme ile sigara içimine son verilmesi ve Helicobacter pylori enfeksiyonunun giderilmesi ile mide kanserinin engelleneceği düşünülmektedir. Genel manada rafine gıda tüketiminin azaltılması, doğal yaşama dönülerek yiyeceklerin de doğal yollarla elde edilmesi her ne kadar günümüz endüstriyel toplumunda ve büyük şehirlerde güç olsa da kanserden korunmak için uygulanması gereken durumlardır.

Sağlıklı ve kansersiz günler dileği ile…