Son yıllarda şifresi tamamen çözülen DNA (vücudun genetik şifresi) nın da etkisi yadsınamaz. Sağlıklı hücre işlevi için DNA’nın normal çalışması gerekmektedir. DNA’nın hasarlanması sonucunda hücre normal fonksiyonundan sapar ve farklı işlevler kazanmaya başlar. DNA’da meydana gelen hasar ya doğuştandır ya da sonradan çevresel etkenlerle veya beslenmeyle ilintili olabilir. DNA daki bazı bölgelerdeki zaafiyet üzerine çevresel faktörlerin eklenmesiyle vücutta kanser oluşumu kolaylaşabilir. Bu da ailesel kanser gelişimini açıklar. Çünkü ailesinde kanser gelişen kişilerin bazılarında kanser kolay gelişebilmekteyken bazılarında hiçbir kanserin gelişmemesi durumu bu şekilde açıklanabilir. Anne baba gibi ebeveynlerinde kalın barsak kanseri olan kişilerde, olmayanlara göre daha sık kalın barsak kanseri geliştiği bilindiğinden, bu tür kişiler için kolonoskopi gibi tetkiklerin normal kişilere göre daha sık yapılması bu sebeptendir.
Ancak bazı kanser türlerinde de genetik bağlantı hemen hiç yoktur. Ancak kişileri psikolojik rahatsızlığa kadar iten bir durum; aile bireylerinden birinde kanser tanısı konmasıdır. Bu psikolojik durumun iki nedeni vardır: Birincisi çok sevilen bireyin kanserin ağına düşmüş olmasının verdiği sorun olup sonucun bilinememesi ya da tahmin edilememesi nedeni iken, ikincisi kişinin kendi içinde sorguladığı ve dışarıya belli edilmemeye çalışılan “bu hastalık acaba beni de etkiler mi? Acaba bende de var mı?” sorularıdır. Bunları öğrenmenin en iyi yolu konusunda deneyimli sağlık profesyonellerine mevcut hastalığın gidişatının sorulması ve kendisinde bu hastalığın olup olmadığının anlaşılması için uygun tetkiklerin yapılmasıdır. Bunu da ancak deneyimli sağlık profesyonelleri ile yapmanız mümkündür.

Kansersiz, lezzet dolu, hayatı dolu dolu yaşayabidiğiniz anlamlı yaşamlar dilerim.